Bölüm 2- Tom Cruise, burçlara göre ilişki rehberi ve Gigi's Green Power Smoothie
Sokaklarda dolaşıyorsunuz. Her yer bomboş. Çevrenize bakıyorsunuz ama hiçbir yer tanıdık değil. Bir boşluk kaplıyor içinizi. Hani kapının üzerinde anahtarı unuttuğunuzu, kapıyı kapattıktan hemen sonra farkettiğinize benzer bir his. Panikle karışık bir yapabilirim hissi. Tıpkı artık çoktan kilitlenmiş olan kapıyı açma çabanıza benziyor aslında bilmediğiniz yerlerde yönünüzü bulma çabanız. Yürümeye devam ediyorsunuz. "Rain Man" filmini hatırlatıyor bu yürüyüş size: Dustin Hoffman çok iyi oynamıştı o filmde savant sendromlu Raymond'ı. Savant sendromlu olmak. İlginç bir durum. Bazı konularda çok zeki ya da yetenekli olup normal hayatta düşük bir IQ'ya sahip olmak.. Tom Cruise'un scientolojiyle anılmadığı günlerdi 80'ler. O hali daha sevimliydi. Bunları düşünüp vitrinlerin camlarından yansıyan görüntünüzden kendinize bir arkadaş yaratırken bir ses duyuyorsunuz. Davul sesi mi bu? Yakınlarda bir düğün olmalı diye düşünüyorsunuz. Ses yaklaşıyor. Ve... Uyandınız. "Aç Gözlerini" ya da "Vanilla Sky". Çok iyi filmdi o da. Hala Tom Cruise filmlerinin evrenindesiniz. Görüntüsüne takıntılı David Aames.. "Bir insan sahura kalkarken ancak bu kadar film benzetmesi yapabilirdi" diyorsunuz kendi kendinize. Ramazan davulcusu sizi mahçup eder şekilde davul çalıyor. "Artık cep telefonunun alarmını kullanıyoruz ne gerek var davulcuya" sözünüzü şarjı bitmiş telefonunuza bakarken hatırlıyorsunuz.
Yatakta oturmaya başlıyorsunuz ama canınız hiçbir şey yemek istemiyor. Kalkmasanız mı acaba sahura? Ev de soğuk sanki. Ama sahur yapmazsanız ertesi gün ne kadar zorlanacağınızı da biliyorsunuz bir taraftan. Uyku sersemliğinin de katkısıyla kafanız yerinde değil. Zaten uykusuz birinin IQ'su 13 puan düşermiş diye düşünüyorsunuz. Herkese bu olurmuş. Bilimsel çalışma. Yani son derece normal birisiniz aslında. Demek ki diyorsunuz sadece ikili ilişkilerde anormalim. Aslında bir sevgiliniz filan olsaydı birlikte sahur yapardınız. Bir yalnızlık hissi kaplıyor içinizi. Sonra bu hissin üzerine yükseklerden bir cümle düşüyor: Ama iftara kadar da tartışırdınız muhtemelen. Klasik ilişki yapınız. Toksik ilişkiler çekiyor galiba sizi: "Natural Born Killers"daki Mickey ve Mallory gibi. Yok o da çok toksik. Onlar bildiğiniz katildi. Kurt Cobain ve Courtney Love? O da fazla narkotik. Hem Kurt Cobain de ilişki insanı değildi bu arada. Birbirimize oynamayalım. Adam sonuçta balık burcuydu. Su grubu. Su grupları duygusal konularda pek iyi değil bu bir gerçek. Gerçi Bukowski aslan burcuydu da ne oldu? "Kadınlar" kitabında yaşadıkları ortada. Demek ki burçla da pek alakası yok ilişki konusunun. Mutfağa girerken örnek alabileceğiniz bir ilişki olmadığını fark ediyorsunuz. Neyse.. Zaten mevcut durumda biri yok hayatınızda.
Buzdolabını açıyorsunuz. Karşılaştığınız manzara sizi bir başka anıya götürüyor: Geçen kış üzerinizden çıkarmadığınız montunuzu aradan geçen ilkbahar ve yazda unutup, havalar soğuyunca kışlıkları çıkarırken tekrar görmenin verdiği heyecan. Kurumuş marulla tavuk yiyip yatmaya kendinizi hazırlamışken "Gigi's Green Power Smoothie" size göz kırpıyor. Blenderda yoğurtla karıştırıp yanına tavuğunuzu koyuyorsunuz. Fesleğen kokusu, yeşil elma, ıspanak, limon.. Yaz aylarında deniz kenarındaymış gibi. "Her Şey Çok Güzel Olacak" filminde Altan ve Nuri'nin Bodrum yolculuğu gibi.. Nil Karaibrahimgil'in "Bronzlaşmak" şarkısının klibi gibi.. Ama klip yarıda kalıyor. Bir kutu daha hazırlamaya karar veriyorsunuz. Sonuçta 43 kalori diyorsunuz kendi kendinize. Blender sesinden rahatsız olabilecek komşular haricinde endişe edecek bir şey yok.
Green PowerSmoothie ile ilgili daha fazla bilgi almak için aşağıdaki linke tıklayarak podcast bölümünü de dinleyebilirsiniz.
The Gigis Talks: https://open.spotify.com/episode/green-power