Bölüm 12: Rafinoz, Peter Gunnarson Rambo ve Gigi's Apple Pie Bal ile Glaze Edilmiş Atıştırmalık Karışım
Sebzelere mi bakıyorsunuz? Affedersiniz korkuttum mu? Diyetteyiz galiba. Kaçıncı günü? 14 demek. Anlaşılan o ki beyninizdeki irade merkeziniz ya da daha havalı bir söyleyişle ön orta singulat korteksiniz iş başında. Peki. Ama şu anda baktığınız sebzeyle ilgili bir sorun var. Yerseniz sizde aşırı miktarda gaz yapacak. Neden mi? Çünkü bu hikâyede size alfa-galaktozidaz enzimi eklemeyi unutmuşum. Bu sebze galaktoz, glikoz ve fruktoz moleküllerinden meydana gelen rafinoz içeriyor ama maalesef sizde galaktozun parçalanması için gereken enzim yok. Lafa dalıp baktığınız sebzeyi yazmayı unuttum pardon. Hangi sebzeye baktığınızı çeşitli ipuçlarıyla anlatayım size hem beyin jimnastiği olur. Başlayalım. Bu sebze şöhret sahibi. "24 Saat Parti İnsanları" filminde bile hikayesinden bahsediliyor. Filmi izlemediniz mi? Pekala. Sebzenin adı aynı zamanda 17 "James Bond" filminin yapımcısı olan kişinin de soyadı. Bilemediniz mi? Yapımcının soyadını duyunca hemen anlayacaksınız: Albert Broccoli. İlginç değil mi? Albert'ın amcası brokoli tohumlarını 1870'lerde Amerika'ya ilk eken kişiymiş. İşte böyle. Sebzeyi tüketemeseniz bile teselli ikramiyesi tadında bir bilgi edinmiş oldunuz fena mı? Belki bir başka hikâyede "Milyoner" yarışmasına sokarım sizi ve bu bilgiyle büyük ödülü kazanırsınız kim bilir?
Elmaya ne dersiniz? Çözülebilir lif ve antioksidan içerir. Hatta güçlü bir antioksidan olan quercetin yönünden zengindir. Sizin bu hikâyede yiyemediğiniz brokoli de aslına bakarsanız bu antioksidana sahipti. Quercetin bağışıklığı güçlendirir, iltihapla savaşır, alerjilerle mücadele eder, egzersiz performansını iyileştirir. Ayrıca her çeşidi olmasa bile elma da brokoli kadar ünlüdür aslında. Nasıl mı? "Rambo" desem? Rambo aslında 17. yüzyılda İsveçli Peter Gunnarson Rambo tarafından yetiştirilen bir elma çeşididir. "İlk Kan" kitabının yazarı David Morrell de yazım sırasında bu elmayı yemiş ve baş karaktere çok havalı bulduğu bu adı vermiştir. Yani aslında Sylvester Stallone filmde savaşan bir elma çeşididir. Ben bunları anlatırken bakıyorum elmalar çoktan alınmış bile. Devam edelim o halde.
Elmanın üzerine tarçın dökmeye ne dersiniz? Antik Mısır'a kadar uzanan bir tarihi var. Krallara layık bir hediye olarak kabul ediliyormuş o zamanlar. Hikayemize yakışacaktır. Ayrıca insülin hassasiyetini artırır. Yüksek miktarda polifenol de içerir. Bu sayede vücudunuzdaki iltihap azalacaktır.
Bakın şurada da rhodiola var. "Altın kök" diye yazmışlar da "Rhodiola rosea"dır aslında adı. Diyet stres yaratıyor malum sizde. Geçen gün nasıl da su tutmuştu vücudunuz kortizol seviyeleriniz yükseldiği için hatırlasanıza. Bu bitkinin kökleri adaptojen olarak kabul edilir, yani tüketildiğinde vücudunuzun strese uyum sağlamasına yardımcı olur. Stres yoksa su tutulması da azalacaktır. Hem kanser karşıtı etkileri de var. Araştırmalar akciğer, mesane ve kolon kanseri hücrelerinin büyümesini engelleyebileceği göstermiştir. Bunu da aldık.
Diyette ceviz de iyi gider onu da alalım bence. Nasılsa siz ödüyorsunuz. Omega 3 yağ asitleri yönünden zengin. Kötü kolesterolü düşürür. Ayrıca iştahı da bastırır. Zaten hatırlarsanız sık sık gittiğiniz bir market vardı geçmişte. Size ne demişti? Havuç göze benzer, göz için faydalıdır. Ceviz beyine benzer, beyin için faydalıdır. Adam haklıydı. Yapılan testler var. Ceviz beyin için her açıdan faydalı.
Ceviz, elma, tarçın, rhodiola derken hikâyenin de sonuna geldik. Marketten çıkışınızı yazayım artık. Size poşet vermedim değil mi ben bu hikâyede? Elinizde bu kadar ürünle garip görünüyorsunuz. Hikâyeye Woody Allen filminden çok Steven Soderbergh tarzı bir son istiyorum. Poşet verirsem marketteki herhangi biri olacaksınız. Bir figüran. Ama siz başrolsünüz unutmayın. Farklı olmalısınız. Bir kahraman! Nasıl yapsak? Havalı bir kapanış düşüneyim. Buldum! Ben 3'ten geriye doğru sayayım ve "şimdi" dediğimde siz elinizde tuttuğunuz elma, ceviz, rhodiola ve tarçını havaya atın. Ben de havada hepsini karıştırıp "Gigi's Apple Pie Bal ile Glaze Edilmiş Atıştırmalık Karışım" haline getireyim. Siz de ürünü havada yakalayıp açın ve yiyerek marketten dışarı çıkın. Hatta kameraya da göz kırparsanız şahane olur. Hazır mısınız? Şimdi!
Tam tahmin ettiğim gibi. Çok havalı bir son oldu. Tadı güzel değil mi? Müzik de koyayım fona. Gülümsemeniz can yakıyor bu bir gerçek. Pelerin de ekleyeyim size. Gerçekten iyi görünüyorsunuz. Yalnız.. Sanırım ürünü satın almadığınız için alarm çalıyor. Bakın güvenlik size doğru yaklaşıyor. Size poşet bile vermeyen bir yazarın cebinize para koyacağını düşünmediniz herhalde. Ne diyelim? Bakalım kahramanımız şimdi ne yapacak?